Brugge’ün Büyüsüne Kapılın: 24 saatlik Haritalı Seyahat Rehberi

Keşfetmeye başladığınız anda kendinizi durduramazsınız. Hep “şimdi nereye?” cümlesi yankılanır kalbinizde. Yoğun bir günün ortasında bile kendinizi uçak ya da tren bileti ararken bulabilirsiniz. İşte o zaman seyahat vakti gelmiş demektir. Öyle bir anda geldi Brugge. Brugge’e gitmeden önce “In Bruges” (2008) filmini izlemenizi öneririm. Yönetmenliğini Martin McDonagh’ın üstlendiği bu kara mizah ve dram türündeki film, Belçika’da saklanan iki İrlandalı tetikçinin hikayesini anlatıyor. Karakterlerden Ray (Colin Farrell), yanlışlıkla bir çocuğu öldürdükten sonra vicdan azabı çekerken, partneri Ken (Brendan Gleeson) ona destek olmaya çalışır. Şehrin ortaçağ mimarisiyle dolu sokaklarında dolaşırken, ikili hayat, ölüm ve kefaret üzerine derin düşüncelere dalar. Filmde Ray şöyle der: “Brugge’e gitmek gibi bir şey düşünemiyorum. Bir peri masalında ölmek gibi.”

Biz bu güzel şehire sadece 24 saatten birazcık fazla ayırdık. Peki yetti mi? diye sorarsanız, tabi ki doya doya keşfedeyim derseniz yetmez ama Brugge oldukça küçük bir şehir dolayısıyla hakkını vererek gezdiğinizde aklınızda uzun süre geri dönmek olmayacak şekilde, mutlu ayrılırsınız. Tabi ki dönüş yolunda “keşke o köşedeki çikolatacıdan bir çikolata daha alsaydım!” demeyeceğinizin garantisini veremem. Bu arada, 24 saate havalimanı gidiş-dönüş aktarma sürelerini dahil değil.

Kısa Kısa Brugge

Brugge, Belçika’nın Batı Flandre bölgesinde yer alıyor ve ülkenin kuzeybatısında, Kuzey Denizi’ne yakın bir konumda. Schengen Bölgesi’nde yer aldığı için Schengen vizesi ile ziyaret edilebilir. Para birimi euro (€). Brugge şehrinin nüfusu yaklaşık 118,000 civarında ancak turistik bir şehir olduğu için, özellikle yaz aylarında nüfus, şehri ziyaret eden turistlerle önemli ölçüde artıyor. Konuşulan yerel dil, Hollandaca’nın bir lehçesi olan Flamanca’dır.

Brugge, özellikle iyi korunmuş Orta Çağ mimarisi ve kanalları ile ünlü. Bu özellikleri, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almasını sağlamıştır.

Brugge’e Nasıl Gidilir?

Türkiye’den ya da Londra’dan Brugge’e doğrudan uçuş yok. Önce Belçika’nın başkenti Brüksel’e uçmanız gerekiyor. Brüksel Uluslararası Havaalanı’na indikten sonra birkaç seçeneğiniz bulunuyor.

Tren : Brüksel Havalimanı’ndan Brüj’e gitmenin en yaygın ve verimli yolu tren. Öncelikle, Brüksel Havalimanı-Zaventem’den Brüksel-Kuzey, Brüksel-Merkez veya Brüksel-Güney (Midi) istasyonlarından birine geçmeniz gerekiyor. Havalimanından şehir merkezine yaklaşık her 10-15 dakikada bir tren var. Bu Brüksel tren istasyonlarından birinden, Brugge trenine aktarma yapabilirsiniz, trenler genellikle her 30 dakikada bir kalkıyor. Brüksel Havalimanı’ndan Brüj’e trenle toplam seyahat süresi genellikle aktarma sürenize bağlı olarak yaklaşık 1.5 ile 2 saat arasında. Tren bileti 34€ ancak haftasonuna denk gelirse %50 indirimli olarak bilet alabiliyorsunuz. Bu indirimli bilet cuma akşam 19:00`dan sonra yapılan seyahatlerde geçerli.

Araç Kiralama : Araç kullanmayı tercih ediyorsanız, Brüksel Havalimanı’nda araç kiralayabilirsiniz. Brugge’e sürüş, E40 üzerinden yaklaşık 100 kilometre olup, yaklaşık 1 saat 15 dakika sürüyor.

Kolaylık ve rahatlık açısından, tren genellikle Brüksel ve Brugge arasında doğrudan ve sık hizmet sunarak en iyi seçim. Elbette taksi ve özel transfer de her ülke ve şehirde olduğu gibi burada da seçenekleriniz arasında ama söylememe gerek yok epey maliyetli olacaktır.

Brugge tren istasyonunda indiğinizde şehir merkezine 15-20 dk da yürüyebilirsiniz. Biz bu yürüyüşten keyif aldık ama sadece sırt çantalarımız vardı, daha çok eşyanız olduğunda taksi ya da otobüs kullanmak daha iyi olabilir. İstasyonun hemen dışındaki peronlardan her 5-7 dk da bir kalkan 1 veya 2 numaralı hattı kullanabilirsiniz. İki numara biraz daha hızlı gidiyor. 2.50 €’luk bilet ile, 60 dakika boyunca sınırsız seyahat edebilir ve aktarma yapabilirsiniz. Tüm De Lijn biletlerini -De Lijn firmanın adı-, otobüsten, Lijnwinkel bilet dükkanından (Stationsplein) veya bilet makinalarından satın alabilirsiniz. Otobüste yalnızca kredi kartı ile alabiliyorsunuz. Brugge`de görülecek yerler küçük bir şehir merkezine sıkışmış olduğu için, hiç toplu taşıma kullanmadan, rahatlıkla yürüyerek keşfedebileceğiniz bir şehir. Tüm sokaklar sizi sonunda Brugge’ün ana meydanı olan Markt’a götürecektir.

Ne Zaman Gitmeli?

Brugge’ü bir günde keşfetmek için en iyi zaman Nisan’dan Haziran’a ve Eylül ile Ekim ayları arasında, hava en güzel olduğu ancak kalabalıkların çok fazla olmadığı zaman diyebiliriz.

Nerede Kalmalı?

Biz tekrar gitsek yine şehir merkezinde kalmayı tercih ederiz. Size de bu şekilde tavsiye ederim. Bununla birlikte, gerçekten yılın her dönemi ziyaretçi çeken bir yer olduğu için, otelde olsa ya da ev veya oda kiralıyor da olsanız, seçenek sayınızı artırmak için mümkün olduğu kadar erken rezervasyon yapmanızı tavsiye ediyorum. Gece başına 2 kişi için 134€ verdiğimiz otelden biz çok memnun kaldık, ekstra kahvaltı almadık ama ben uyanır uyanmaz birseyler yemeliyim, kahvaltı yapacak yer aramak da istemiyorum diyorsanız otelde ilave olarak kahvaltı alma imkanınız var. Göz atmak isterseniz diye linkini bırakıyorum.

Ne Yemeli, Ne İçmeli?

Amsterdam yazımda da belirttiğim gibi ben patatesle yaşayabilirim. Siz de benim gibiyseniz Belçika’da aç kalmazsınız çünkü burada ülke adını taşıyan bir yiyecek var ki Belçika Patates Kızartması! Batıdaki normal patates kızartmalarından farkı, geleneksel olarak sığır ya da dana yağında iki kez kızartılmalarıdır. Kulağa ağır geldiğini biliyorum ama tadı hiç ağır değil. Biz iki yerde denedik, The Potato Bar ve De Gentpoorte, ve De Gentpoorte’yi açık ara daha çok beğendik.

Bu tatlı şehirdeki gezinizi, çikolata kokusuna kendinizi kaptırıp, farklı farklı denemeler yapmadan tamamlanmış saymayın. Şehrin en eski çikolata dükkanı olan no. 5’teki Sukerbuyc, no. 22’deki Verheecke ve no. 25’teki Pralinique de Bruges, yerel ve geleneksel çikolata yapım sanatını sergileyen Katelijnestraat üzerindeler, haritaya işaretledim. Biz The Old Chocolate House ve The Chocolate Line`i çok begendik, ikisi de birbirine oldukça yakın dükkanlar. Ben çikolata severim, ama waffleı daha çok severim. Siz de benim gibi düşünüyorsanız Chez Albert’te mutlaka waffle denemenizi öneririm. Biz çilek ve krema, çikolata sosu ile seviyoruz ama gördüğümüz kadarıyla yerel olarak daha çok şurupla tercih ediliyor. İki waffle icin 9.5€ odedik. Waffle için diğer bir alternatif The House of Waffles, burayı da haritada bulabilirsiniz.

Belçika, dünyanın en iyi biralarına ev sahipliği yapıyor. Bira benim favori içeceğim değildir ama farklı biralar denemeyi severim. Bourgogne des Flandres veya De Halve Maan’da farklı bir bira deneyimi yaşarken şehrin atmosferinin keyfini çıkarabilirsiniz. Bira sever bir eşle gezmenin sonucu olarak biz ikisini de denedik.

Markt Meydanı

Markt Meydanı (Grote Markt), Brugge’ün tarihi kalbinde yer alan, şehrin en canlı meydanı. Orta Çağ’dan bu yana şehrin ticari ve sosyal yaşamının merkezinde olan bu meydan, Brugge’ün tarihi dokusunu ve mimari zenginliğini en iyi yansıtan yer. Meydanın çevresi, tipik Flaman mimarisiyle inşa edilmiş renkli binalar ve dar sokaklarla çevrili.

Markt Meydanı aynı zamanda çeşitli festivaller, etkinlikler ve haftalık pazarlar için popüler bir buluşma noktası. Geleneksel yılbaşı pazarları, yaz konserleri ve çikolata festivali gibi etkinliklerle meydan yıl boyunca canlılığını korur. Meydanda, Brugge’ün simgesi haline gelen ve ziyaretçilere şehrin panoramik manzarasını sunan Belfry Kulesi bulunur.

Markt‘da çok güzel ve yine gotik bir bina olan Historium bulunuyor. 1 saat süren tur ile filmler, sahneler, fotoğraflar sizi Brugge‘ün altın çağı olarak bilinen 15. yy a götürüyorlar. Giriş biletinin 12 euro olduğu etkinlik bize çok turistik geldi katılmadık ama ilginizi çekerse bilginiz olsun böyle de birşey var.

Meydana yakın bir konumda bulunan Çikolata Müzesi’ni (Choco Story) ziyaret edebilirsiniz. Akşam 17’ye kadar açık, giriş ücreti 14€, 2 yaş altı ücretsiz, 3-11 8.5€, .

Belfry

Bir şehri tam anlamıyla keşfetmek istiyorsanız, geziye başlarken şöyle bir tepeden bakmanızı öneririm. Paris’in Eiffel Kulesi, Kopenhag’ın Rundetarn’ı varsa, Brugge’ün de şehir merkezinde yer alan ve şehrin en dikkat çekici simgelerinden biri olan Belfry kulesi bulunuyor. 366 basamaklı bir tırmanışla yukarı çıkıp 360 derece şehir manzarasını ve ana meydan olan Markt’ı keyifle izleyebilirsiniz. 83 metre yüksekliğindeki bu ortaçağ zil kulesi, yüzyıllar boyunca hazine, arşiv, gözetleme kulesi gibi çeşitli işlevler görmüş, kuleye çıkış ücretli, 15€, planlarınıza dahil ettiyseniz biletinizi önceden almanız vakit kazandıracaktır.

Popüler kültür bağlamında, Belfry’i, “In Bruges” sayesinde ekstra bir şöhrete kavuştu. Filmde Belfry, hikayenin mekanı ve konusu açısından merkezi bir rol oynuyor. Film, kuleyi tarihsel ve kültürel önemine bağlı olarak mimari güzelliği ve ortaçağ Brüj şehir manzarasındaki ikonik statüsüyle birlikte sergilerken, kuleyi çağdaş bir anlatı ile iç içe geçiriyor.

Burg Meydanı

Brugge’ün kalbi olan Burg Meydanı, şehrin en göz alıcı yerlerinden biridir. Ortaçağ’dan kalma bu meydan, Brugge’ün tarihi ve mimari zenginliklerini sergileyen binalarla çevrili olup, birçok önemli olaya ev sahipliği yapmış ve Brugge’ün idari merkezi olarak hizmet vermiştir. Meydanda bulunan Başpiskoposluk Sarayı, Eski Adalet Sarayı gibi yapılar, gotik ve barok mimarinin etkileyici örnekleridir.

Meydanın merkezinde yer alan ve Brugge’ün simgelerinden biri olan St. Donatian Katedrali ve 12. yüzyıldan kalma ünlü Kanuni Memurlar Salonu, ziyaretçilere görsel bir şölen sunar.

Kutsal Kan Bazilikası

Kutsal Kan Bazilikası, ikonik Burg Meydanı’nda bulunuyor ve Flamanca’da Heilig-Bloedbasiliek olarak biliniyor. Bazilika, Arimatealı Yusuf tarafından toplandığı iddia edilen kutsal kan damlasını içeren bir dini emanet adına adlandırılmıştır. 12. yüzyılda inşa edilen bu dini yapı, şehirdeki en iyi Gotik mimari örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.

Bazilika’ya giriş ücretsiz ancak kilisenin bir kısmı artık bir müzeye dönüştürülmüş durumda ve müzeye giriş ücreti 5€, 12 yaş altındaki çocuklar için ücretsiz.

Burg Meydanı’na sadece birkaç adım uzaklıkta, şehrin en dar ve büyüleyici sokaklarından biri olan Blinde Ezelstraat bulunuyor. Türkçeye ‘Kör Eşek Sokağı’ olarak çevrilen bu kaldırımlı sokaktan, yolunuzu geçirerek rotanıza devam edebilir (Rozenhoedkaai) Quay of the Rosary’ye ulaşabilirsiniz. Bu köprüden manzara, dünyanın en çok fotoğraflanan yerlerinden biri.

Kanal Turu

Brugge sık sık “Kuzeyin Venedik’i” olarak adlandırılır. Amsterdam’a da öyle diyorlar, evet 🙂 Brugge sokaklarında dolaşırken bu benzetmeyi anlamak hiç de zor olmuyor. Brugge, Ren Nehri’nin kıyılarında kurulmuş ve zamanla, kasaba Kuzey Denizi’ne kanallarla bağlanarak gelişmiş. 12 km uzunluğundaki kanal, tarihi binaları, sokakları ve köprüleri birbirine bağlıyor. Sokak köşelerinden birinde başlayan 30-45 dakikalık kanal turuna katılabilirsiniz. Venedik’teki kadar olmasa da neşeli olan gondolcuların şehrin tarihini anlattığı kanal turunu mutlaka tavsiye ederim. Bu turların en güzzel tarafı ise Venedik‘teki gibi kişi başı 40€ değil 10-15€ arasında olması.

Beguinage

Beguinage, Flamanca’da “Ten Wijngaerde” olarak bilinir, Markt Meydanı’na sadece 15 dk yürüme mesafesinde olup, Brugge’deki en önemli tarihi yerlerden biridir. “Beguinage” terimi, dini yaşam sürmek isteyen ancak rahibe olma zorunluluğu olmayan kadınlar için inşa edilmiş konut kompleksini ifade eder. Bu kadınlar, herhangi bir dini yemin etmeksizin topluluk halinde yaşarlar ve istedikleri zaman bu yaşamdan ayrılma özgürlüklerine sahiptirler.

Brugge Beguinage’i 1245 yılında kurulmuş ve yüzyıllar boyunca birçok kadın burada dini adanmışlık içinde yaşamış, ancak dünyevi hayattan tamamen çekilme zorunluluğu hissetmemiştir. Şehrin kalabalığından uzak, huzurlu bir avlu, basit ama etkileyici bir kilise ve 16. yüzyılda inşa edilmiş olan 30 ev içeren bu kompleksi gezerken unutmamanız gereken en önemli şey sessiz olmanız.

      Yorum bırakın

      E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir